HAYAT GEZİNCE GÜZEL...

31 Ekim 2012 Çarşamba

Karşı Komşu Kıyısı; MİDİLLİ (lesvos)

Eşimin ailesinin İzmir Dikilide yazlık bir evleri var..Eşimin çocukluğunun yazları orada geçmiş,küçükten beri hep merak edermiş karşıda ışıkları görünen komşu ada midilli'yi..Biz tanıştığımızdan itibaren Dikiliye her geldiğimizde Midilliye gitme fikrimiz hep vardı..Her salı sabahı Dikili limanına yanaşan yunan feribotundan onlarca yunan komşu Dikilinin pazarına haftalık pazar alışverişine elini kolunu sallaya gelebiliyoken bizim vizeydi pasaporttu bu gibi bürokratik uğraşlar sonucu zar zor gidebiliyor olmamız çok can sıkıcı gerçekten..Beyaz eşyalarını bile bizden alıyolarmış düşünün..Neyse biz bu yaz karar verdik pasaporttu schengendi hallettik ve bi Dikili yolculuğunu Midilli ile taçlandırmaya karar verdik..Biz gittiğimizde ağustos ayıydı,hava gayet güzel sakindi.

Ayvalıktan haftanın hemen her günü Midilliye sefer yapan jale turun gemisiyle gtiik midilliye..Harita üzerinde sarı hat bizim kendi kendimize belirlediğimiz rotamız.Midilli gerçekten büyük bir ada biz 2 gün kaldık ancak (adayı üçgen olarak kabul edersek) üçgenin 2 kenarını gezebildik.Gemimiz Mitilini limanına yanaştıktan sonra kiraladığımız araçla doğru Vatera'ya gidip bir gece konakladık.Ertesi gün önce Petra ardından da adanın önemli turistik şehri Molyvos'u gezdik.Oradan da adanın Türkiye'ye bakan kıyısından tekrar Mitilini şehrine gidip son gece orada konakladık.


Gemimiz midilliye yaklaşırken

Adaya ilk ayak basış ve pasaport kontrolleri


Adaya inip aracımızı kiraladıktan sonra bi yerlerde bişeyler yiyelim dedik,dakika 1 gol 1 türkçe menüsüyle gönlümüzü kazanan cafeye oturup kahvaltımızı ettik..

Kiraladığımız şirin arabamız.Midilli hep bu tarz ufak arabaların ve de motorsikletlerin egemenliği altında.Biz bütün işlemleri araç kiralama,otel rezervasyonları vs gibi işlemlerin hepsini gelmeden önce Türkiyedeyken hallettik.Bu yüzden kolay oldu herşey.Bu arada adaya kendi aracınızla da geçebiliyorsunuz.Araç için gidiş ücretine +60 euro ekleniyor.Eğer tatiliniz 1 hafta gibi uzun bir zamansa kendi aracınızla gitmek avantajlı ama bizim gibi 1 yada 2 günlüğüne gidiliyorsa araç kiralamak daha hesaplı,biz arabamızı günlük 30 euro ya kiraladık.Kendi Türk ehliyetiniz de geçerli adada.Araç kiralamak veya kendi aracınızla gitmek isterseniz pasaportunuzun ve ehliyetinizin olması yeterli..
Görülebiliyomu bilmiyorum ama radyomuz Best fm i çekiyordu :)) Yol boyu Türkçe şarkılar dinledik..Bu arada daha çok adanın Türkiye ye paralel kıyılarında telefonlar çekiyor.Bu en güzel şey,kendi tarifeniz üzerinden görüşeme yapabiliyosunuz,süper bişey

Midillinin her yer çam ağaçlarıyla kaplı,müthiş bir doğa..Ayrıca yol boyunca bikaç kilometrede bir yol kenarına çekilmiş itfaiye arabası ve itfaiyeciler duruyor,olası bir yangın durumuna acil müdahale için.Hoşuma giden başka birşeyde asfalt olayı,en ücra en köy dediğin yerde bile asfalt var.Bizde olsa bi mıcır atarlar tamam.Yollarda bi tane çukur bi tane kasis olmaz mı,heryer asfalt her yer pürüzsüz,şahane!

Ben bunu izlediğim bir gezi programında daha görmüştüm.Yunanistanda yolda giderken zaman zaman yol kenarlarında küçük kiliseler görürsünüz.Bu kiliselerin durduğu yerde olan trafik kazaları ve o kazada ölenler için dikilmişler.Hem hatıra gibi hemde (hakikaten bu en caydırıcısı) insan o kilisecikleri görünce psikolojikman ayağını gazdan çekme kendine çeki düzen verme ihtiyacı duyuyo,bi uyarı mahiyetinde.Özellikle de virajlarda çok fazla var bunlardan.Türkiyeyi bi düşünsenize böyle bi adetimiz olsa yollarda yer kalmaz.Bu ikona kiliselerin içinde bir kandil yaniyo,ölen kişinin fotografları ve kişisel eşyaları fotoğrafı filan koyuluyor içine.Ayrıca yolda giderken baktınız kandil sönmüş hemen kilisenin yanında ufak bir gaz bidonu bulunuyor,kandil sönmüşse tekrar yakabilmek için.
Petra şehrindeki başka bir kilise..
 
Vatera ya vardığımızda bir beach clup da Yunanistanın meşhur frapesini içerken..



Vatera da kaldığımız otel.Bir aile oteli,çok sıcakkanlı işletmecileri var.Yaşlı bir baba oğlu ve gelini ve birde tombik kedileriyle birlikte işletiyorlar.Yemekleride kendileri yapıyorlar.Bu arada otel 10 odalı filan,10 odanın 6 sı türktü :))
Otelimizin kumsalı..Bomboş ve tertemiz..Midilli haritasına baktığınızda Vatera bölgesinde harika bir kumsal görünür.İşte bu kumsal o kumsal..
Midilliye gelinir de UZO içmeden olurmu? Uzo'nun ana vatanıdır midilli.Yunanistan’ın frappeden sonraki milli içkisi uzo.Midilli’deki uzo üretimi 1800’lerin başında gelişmiş. İsmi konusunda bir rivayet var: Osmanlı yönetimi sırasında içki yasağının hüküm sürdüğü zamanlarda rakının sadece ihracatına izin veriliyormuş. En büyük müşteri de Marsilya imiş. Marsilya’ya gidecek şişelerin üzerinde “Marsilya için üretilmiştir” manasına gelen “Uso Marseille” damgasının olması şartı varmış. İşte o uso, uzo’ya dönüşmüş


İlk akşam yemeğimiz elbette balıktı.Sardalya ve papalina çok meşhur buralarda.Kalamarı hiç beğenmedim,Türkiyedeki gibi yuvarlak filan değil hayvanın ayağıyla bacağıyla kızartıyorlar mısır cipsi gibi bişeye bulayarak.Hiç hoşumuza gitmedi.Bu resimde görünen Yunanistanın meşhur feta peynirli salatası

Otelimizin lobisi ve ton ton kedisi..Bu arada yanımda görünenler kayınvalidem ve kayınpederim.Beraber çıktık tatile,onlar geçtiğimiz yıl da gitmişlerdi midilliye,bu yıl da bize eşlik ettiler

Kaldığımız otelden ayrılıp Petra ve Molyvos'a doğru yola çıktık.Yolda kahve molası verdik.

Bildiğin Türk kahvesini Yunan kahvesi diye sipariş etmek de azıcık dokunmadı değil yani ;)



Arkamda görünen şehir Molyvos..

Kent dik bir yamaca kurulmuş . Tepede Cenevizliler döneminden kalma kalesi bulunuyor, evler yamaçtan aşağı denize doğru sıralanıyorlar.  Molivos 1965 yılında  koruma altına alınmış, sıkı inşa kuralları getirilmiş. Dolayısı ile günümüze kadar kimliğini koruyarak gelebilmiş

Molivos oldukça turistik bir yer,yer yer bana şirince yi filan anımsattı ama çok iyi korunmuş bir yapısı var.
Molivos'ta liman civarında yan yana dizilmiş restaurant ve cafeler var. Keyifli bir yer gerçekten



Molivos panaroması




Yamaçlardaki evlerin çok güzel manzarası var. Tabi ki bunlardan bir kısmı cafe, dükkan veya pansiyon olarak kullanılıyor...Biz de Molivos gezimize bu cafelerden birinde bir şeyler atıştırıp, manzaranın keyfini çıkartarak dinlendik.


Molivos kalesi..Cenevizlilerden kalmış..Şehrin en yüksek yerinde konumlanmış.Bence asıl yapım amacı Türkiyeden gelecek tehlikeleri gözlemlemek,çünkü kale tam deniz kenarında ve karşıda behramkale o kadar yakın görünüyorki,sanırım adanın Türkiyeye en yakın noktası burası 


Son akşam Mitilini şehrindeyiz.Resimde görünen kilise midillinin en belirgin bilindik yapılarından. Gatelluzi tarafından yapılmış görkemli kule, etkileyici kubbeye sahip olan Agios Therapontas kilisesi.

Midilli ve motorları..Sabahları sivri topuklu ayakkabılarıyla motora binmiş işine giden bayanlar bile gördüm :)


Mitilinide son gece konakladığımız otelimiz,otel losvos


Otelimizin balkon manzarası,çok görkemli bir şehir mitilini



Akşam yemeğimizden kareler,tuzun markasına dikkat :)))



Mitilinideki son gecemiz..Eşimle hep dikiliden karşıdaki midillinin ışıklarına bakardık,bu kez limana gidip midilliden dikiliye bakmaya gittik..


Otelde uyandığımız son sabahta Mitilini limanına ETS turun yunan adaları gemisi giriş yapıyor..






Biz Midilliyi gerçekten çok sevdik ve beğendik..Bu arada fiyatlar Türkiyenin turistlik beldelerine oranla gayet makul,çok çok fazla Türk var adada.Bizim girişimciler ve turistler orayı katletmeden gidin görün derim..

9 Ekim 2012 Salı

AMASRA

Tekrardan merhabalar,
Bu hafta sonu için pek bir planımız yokken,cuma akşamı eşim ve ortağı hafta sonu için neler yapabiliriz diye düşünmüşler,havalar çok soğumadan kış gelmeden son deniz,kum,doğa üçlemesini nerelerde yaşabiliriz diyerek Amasra'ya gitme fikrini sundular bize..Bize şahane bi fikir olarak geldi İstanbuldan yaklaşık 4 saat sürüyor,cumartesi sabah erkenden döküldük yollara..

 İlk durağımız sapanca berceste tesisleri,çeşidi bol kalabalığı bol yöresel ürünlerinde satın alınabileceği güzel bir tesis.Kahvaltı kişi başı 20 tl
 Kahvaltı sonrası Amasraya doğru yol almaya başladığımızda enfes doğa manzaraları,karadenizin müthiş bitki örtüsü yüzünü göstermeye başlamıştı..Mevsim itibari ile süper bi renk cümbüşü vardı,yeşiller kırmızılar kahverengiler sarılar..
 İşte uzaktan Amasra görünüyor..

 Kaldığımız otel Büyük Liman Otel..Öyle çok fazla bişey beklememek lazım,oda kahvaltı kişi başı 100 tl civarında.Otel biraz eski sayılabilir..Yöre henüz bakir sayıldığından çok çok fazla yerli turist gelse de (otellerde yer bulunmuyor öyle yani) hala az gelişmiş bir yer Amasra.Bence öyle kalmalı.. bişey  yapılmamalı,bu hali çok şirin.
 Arkadaşımızın çocuğu kumsalda kaleler yaparken bizde son güneşin kumun tadını çıkardık..



 Ertesi sabah kahvaltıdan sonra havanında sıcak olmasına kanıp ile yöre pazarından 15 er tl ye eşimle ikimize mayolar aldık ve kendimizi kumsala attık.Deniz harika,sıcak,durgun ve pırıl pırıl görünüyordu ama ilerlemeye başlayınca deniz analarının olduğunu gördük..Ben pipiriklenince eşimde girmekten vazgeçti ve o da kendini kuma verdi,kaleler yaptı :)
 Akşam yemeğimizi Canlı Balık adlı mekanda yedik.Herşey gayet güzeldi

 Canlı balık restorandan bir manzaralar


 Gün batımı eşliğinde rakı balık keyfi paha biçilmezdi.

 Amasra'nın meşhur salatası,müthiş bir tat.balıkçıya da gitseniz pideciye de gitseniz önünüze bu salata geliyor
 Ben lüfer yedim..Ortaya da hamsi tava söyledik..ama tadları enfesti,istanbulda da balık yiyoruz ama karadenizde tat inanın başka..
 Yemek sonrası tatlılarımız.Dondurmalı ve tahinli sıcak helva,tahinli helvayı şiddetle tavsiye ediyorum
 Bu arada Amasrayla ilgili bilgi araştırırken bu geldiğimiz balık restoranıyla ilgili özellikle ballı fındıklı manda yoğurdunu yememizi öneriyordu herkes,heryerde bu tatlı yazıyordu ama ben pek sevemedim..
 Restoranın tam ismi Canlı Balık Mustafa Amcanın Yeri olarak geçiyor.Fiyatlar tabiki göreceli olarak değişir ama İstanbula oranlı iyi sayılabilir.4 kişiydik, 4 lüfer,kalamar,1 hamsi tava,3-4 çeşit meze,1 büyük rakı,tatlılar,meyveler 300 tl hesap geldi..

 Amasrata gelip Barış Akarsu heykelini görmeden olmaz.Heykel ilk açıldığında yanında camlı kabin içinde Barış'ın motorsikleti de vardı haberlerde görmüştüm ama kaldırmışlar sanırım..
 Canım aşkım eşimle Amasra manzarasına karşı

 Otelimizin manzarası
 Son gün balık yerine bizi enfes kokularıyla cezbeden bir pidecide amasra pidesi yedik..Dikkat ederseniz aynı salatadan burada da var..gittiğimiz pidecinin adı ikinci bahar..tadını belirtmeme gerek yok enfesss

 Amasra çok şirin bir şehir..





 Bu arada Amasrada dar dar sokaklarda bir sürü el işçiliği tahta hediyelikçiler var..el işinden yapma örtüler revaçta..bendeniz alışveriş hediye çılgınlığına kaptırınca kendimi fotograf filan çektirmeyi unutmuşum oralarda.Zaten Amasra küçücük bi yer gittiğinizde mutlaka bulursunuz hediyelik eşyacıları.
 Sokaklar dar dar,amasra kalesi denilen yerde böyle kemerler var..Kale yazdığıma bakmayın son gördüğünüz arkamda manzara olan fotografların çekildiği yer kale olarak geçiyor..yani belli bi kale yok ortada,kalıntıları geniş bir alana yayılmış durumda.
 Amasrayı sevmemin bir nedeni de sokak hayvanlarının gayet iyi durumda olmaları.Her evin önünde bikaç kedi var,sokaklarda köpekler dolanıyo..belli ki seviliyor besleniyorlar..ne demişler bir yere taşınacağın zaman o mahallenin önce kedilerine köpeklerine yaklaş..eğer hayvanlar sizden kaçmıyorsa komşularınız iyi insanlar demektir,orada huzurla yaşayabilirsiniz..